foto-yasemin tangören
...Ölüm, genç yaşlı her insanın aklına gelir. Daha çok ta yaşı ilerlemiş olanların aklından çıkmaz. Doğaldır bu durum. İnsanoğlu bu konuda aciz olduğundan, yapabileceği fazla birşey de yoktur. Ancak ölüm üzerine temenniler vardır. Olursa olur, olmazsa da başa gelen çekilir.
...Bazı toplumlar, ölümden hiç konuşmazlar. Örneğin japonlar, bu konuyu hiç açmazlar. Ölümden çok korktuklarından mı, yoksa bu işi bir tabu olarak algıladıklarından mı , bilmiyorum. Buna rağmen dünyada, ilk kamikazeler ve harakiri yapanlar da japonlardan çıkmıştır. Bu da ayrı bir çelişki. Ayrıca başarısız olan devlet yöneticilerinin intiharları da, kayda değer.
...Ölüm üzerine, benim temennim var. Örneğini dedemin vefaatında , gözlerimin önünde gördüğüm bir ölüm bu. Doğrusu böyle bir ölümle, bu dünyadan ayrılmak isterim. Nasıl olsa bir gün ayrılacağız ya bu dünyadan. Onun için benim istediğim bir biçimde olsa olmaz mı. Gerçekleşmesini istediğim bir temenni sadece. Yoksa aklınıza kötü şeyler getirmeyin.
...Ölüm kaçınılmaz. Kalp krizi ile ölmek te, çok temiz bir ölüm şekli bence. Kalp krizine neden çare arıyor ki insanoğlu. Nasıl ölmeyi istiyor. Uzun uzun yaşayıp, çeşitli hastalıklarla boğuşup , acılar içinde kıvranarak ölmek çok mu güzel.
...Dedemin vefaatını anlatmak isterim tam burada;
...Dokuz yaşlarındaydım. Toplamı yedi sekiz haneli bir köyde yaşıyorduk o yıllarda. Dedem, babaannem ve ben. Üçlü trioyduk, o zaman. Evin hakimi dedem, yöneticisi babaannem, kralı da bendim. Yetim büyütülen torun olarak, bir dediğim iki edilmiyordu. Tabii o köyün ne imkanları varsa o çerçevede. Yoksa aklınıza bu günün dünyası gelmesin. Tarihten öncesi gibiydi, bizim şartlarımız. Çocukluğumun tüm oyuncağı, avuç içine sığacak büyüklükte bir adet dolma top idi. Günlerce koynumda yatırdığımı bilirim, o topcağızı. Gerisini siz anlayın. Olsun, gene de çok tatlı ve mutlu bir yaşantımız vardı, o dağ başındaki köyde.
...Ancak, bu uzun sürmedi. Dedem altmış üç yaşına gelmişti ve o yıllarda bu yaş, çok ileri bir yaştı. Bastonuyla geziyordu, bizim köyün Musa Emmisi. Üstelik de, tütün içmeye hiç ara vermemişti, bu yaşına kadar. Tütününü de, iki köy öteden ben getirirdim, çocuk yürüyüşüyle saatlerce yol yürüyerek.
...İşte, bu şartlarda bir akşam, köy evimizin oturma odasında oturmuş, babaannemin dövmeden yaptığı "sütlü çorba"'mızı yiyorduk. Birden, dedemin, "oof sol koluuum", diye seslendiğini duydum.
"Karı sol kolum çok ağrıyor, şu kolumu bir salla, ne oldu buna" , diye sıkıntılı bağırıyordu. Babaannem, dedemin sol kolunu sallamaya başladı. Biraz rahatlamış görünüyordu dedem. Minderine uzandı. Üstüne yorganını örttük. Ben , o günkü ödevlerimi yaptıktan sonra uyuya kalmışım. Birden , babaannemin avaz avaz bağırmasıyla uyandım. "Heriiif, amaan, Musaaa", sesleri gırla gidiyordu. Ne olduğunu önce anlayamadım. Korkuyla sıçradım.
"Deden öldü" dedi babaannem........
...Dünya dönüyordu. Çocuk aklımla, anlamaya çalıştım olayı. Babaannem komşulara koştu hemen. Köylüler toplandı eve. Hikayeyi teker teker, her gelen, tekrar tekrar dinliyor, ben de dedemi kaybetmenin acısını, en derin şekliyle yaşıyordum.
...İşte bu kadarmış dedim kendi kendime.
...Ölüm bu...
...Ne kadar da kolaymış.
...O gün bu gündür dileğim; "Allahım, bana da, dedem gibi bir ölüm ver", olmuştur. Nasıl olsa birgün gitmeyecekmiyiz bu fani dünyadan. Ne olur dileklerimiz kabul olsa...
...Ben de Karabaşlı Köyü'nün Musa Emmisi gibi, az bir sıkıntıdan sonra, terki dünya etsem...
...Ölüm gerçek.
...Herkese, sağlıklı bir yaşamdan sonra, güzel ölümler diliyorum...
...Ramazan Işık
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ne kadar güzel bir temenni...
YanıtlaSilHerkese hayırlı, tertemiz, sıralı ölümler versin Allah...
Değerli üstadım,Allahın ayette belirtmiş olduğu her canlı ölümü tadacaktır sözünü unutmamalıyız,her zaman hazırlıklı olmalı,hayat felsefemizi buna göre dizayn etmeliyiz,eğer peşimizden iyi ,insanlara yardımcı, insanlığa faydalı olup güzel şeyler yaptı denebiliyorsa ne mutlu,Rabbim bu kullarından eylesin hepimizi ,Japonlar zaten ateist bildiğim kadarıyle,ama alimler araştırdıkça gittikleri ve buldukları yol Allahın yolu,en içten dileklerimle saygı ve sevgilerimi iletir yaşamınızda sağlık ve mutluluk dileklerimi sunarım.Hoşca kalın.
YanıtlaSilfunda hanım,teşekkür ederim,amin.
YanıtlaSililhami bey,zaten inançlarımız olmasa ölüm denen o zor olayı bu derecede kolay kabul edemezdik.japonlarla ilgili yorumunuza katılıyorum.
Sevgili Ramazan Bey,
YanıtlaSilDedeni gibi gideyim ben de... Toprağı bol olsun...
Ama 85'i de göreyim istiyorum:-)
Sevgili Kubilay beyciğim,hepimizin dilekleri kabul olsun.Ne var sanki,bu isteklerimizin kimseye zararı yokki...
YanıtlaSil85 yaşda günümüz yaş grafiklerine göre çok sayılmaz.İnşallah o yaşınızda da bu bloglardan yazışırız.tabii blog diye birşey kalırsa.
Sevgiler.
Rahmetli anneannemin vefatını hatırlattı hikayeniz bana. Hep dua etti "allahım elden ayaktan düşmeden canımı ansızın alıver" diye. Allah duasını kabul etti, dedenizinkine benzer bir durumda... Bence de temiz ölüm...
YanıtlaSilDeğerli Başak,anneannenize rahmet diliyorum.
YanıtlaSilHerkesin dileği kabul olsun...
Ölümün kolayı olur mu olmaz mı bilinmez ama en az korkuyla gitmek en rahatlatıcısı..hasta olupo korkuyla yaamaktansa Allahım bir an da alsın canımızı..hoş bunu derken bile korkuyor insan ama işte...
YanıtlaSilRabbim imanla huzuruna çıkmayı nasip etsin her birimize inşaallah
amin...
YanıtlaSilçok güzel bir uslupla anlatmışsınız...konu içeriği kötü bilinsede doğru sözlerle vurgulama yapmışsınız.teşekkür ederim.
YanıtlaSilasıl,bu güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim.bana güç verdiniz.
YanıtlaSil