9 Nisan 2006 Pazar

HAN

Han'ın giriş kapısı iki kanatlı,yaklaşık üç metre boyunda,dört metre genişliğinde idi.İki kanat birden açıldığı zaman yüklü hayvanlar rahatlıkla hanın içine girebiliyordu.Sağ taraftaki kanatta,insanların girmesi için iki metre yükseklik,bir metre genişliğinde giriş kapısı yapılmıştı.İçerisi yüksek tavanlı,kareye yakın,dört köşe,blok bir gövdeden oluşan bir bina idi.Binanın iç kenarları,yerden yüzyirmi santimetre yüksekliğinde,üç metreye yakın genişlikte sedirle çevrilmişti.Bu sedire çıkmak için sağ ve sol taraflardan merdivenler yapılmıştı.Köylerden ve kasabalardan gelen halktan insanlar,hayvanlarını bu hanın ana kapısından içeriye sokarlar.Sedirlere bağlı demir halkalara hayvanların iplerini bağlarlardı.Yüklerini boşaltıp,eşyalarını sedirin üstüne koyarlar.Hayvanların yemini,suyunu verdikten sonra,yine kendi hayvanının karşı tarafına,yan merdivenlerden çıkıp,yol yorgunluğunu atmak için,hasır şiltelerin üstüne uzanırlardı.Hayvanları gözlerinin önünde bulunurdu.Han'a gelmiş insanlar yan yana yatıp uyuyarak sabahı ederlerdi.

Hanın normal katından başka,üst katında da ayrı odalar vardı.Bunlar varlıklı insanların yolculuklarında kullandığı odalardı.Hayvanlarını aşağıya bırakan bu insanlar,yukarıdaki bu odalarda kalabilirlerdi.Bu odaların ücreti aşağıya göre oldukça fazlaydı.

Hanlar,Anadoludaki şehirlerde altmışlı yıllarda hala işlevlerini sürdürmekteydi.Bu mekanların en çarpıcı özelliği,bit idi.İnsanların iç içe yaşadığı bu yerler,yoksul insanların iş aramak ve para biriktirmek amacıyla köylerinden geldiklerinde kaldıkları yerlerdi.Günlerce evlerinden uzakta olan bu insanların,üstünde bit olması doğal sayılırdı.Bilindiği gibi,o yılların ünlü bir sözü vardı;"bit yiğitte bulunur".

Bugün ileri yaşlarda olan köy kökenli bir kısım insanlar hanları tanır.Bu nesil artık azalmıştır.Nesilleri tükenmeden HANLARDA YAŞANMIŞ ANILAR kayıtlara geçmelidir.Yoksa tarihin bilinmedik karanlıklarına gidecek.Sosyal bilimler alanında eğitim alan araştırmacıların,bunları derlemelerini umarım.Geçmişin çok olaylarını hanlar üzerinden inceleyebiliriz.

Otellerin çıkması ve gelişmesi ile hanlar işlevlerini yitirdi.İşlevi kalmayan hanlar da yıkılıp gitti.Aslında bu binalardan uygun olanlar müze olarak bırakılmalıydı.İçinde yaşandığı biçimde ,otantik olarak,geçmişte kullanıldığı biçimiyle,görsel objelerle yaşatılsaydı,günümüz ve geleceğin insanlarının ilgisini çekebilirdi.

Hanların daha gelişmiş olanlarına kervansaray denirdi.Bu binalar büyük tüccarların ve şehirler arası yolcuların kullandığı binalardı.Kervansarayların kalıntıları bazı bölgelerde mevcuttur.

Bizim konu ettiğimiz hanlar şehir merkezlerinde kurulmuş olanlarıdır.Maalesef bugün bunlardan pek eser kalmamıştır.

Bu konunun araştırılmasında gençlere görev düşüyor.Üniversiteler bu konuyu araştırmalı,kayıtlara geçirmelidir.

Ramazan Işık