20 Kasım 2008 Perşembe

ÇORBA

Büyükşehir’in çarşısında yürürken karşılaştı, liseden sınıf arkadaşına.Okul zamanı çok yakın iki dosttular.Yedikleri içtikleri ayrı gitmez,her şeylerini paylaşırlardı.Kendi ilçelerinde lise olmadığından, babaları yakındaki büyük ilçede bulunan liseye kayıtlarını yaptırmış,ev kiralayıp onları okumaları için bırakmıştı.Lise birinci sınıf, ikinci sınıf derken üçüncü sınıfa kadar gelmişler ancak arkadaşı bu işi daha fazla götüremeyeceğini, okulu bırakacağını söylemişti.Ne kadar ısrar etse de okulu bırakma fikrinden vazgeçiremedi arkadaşına.Aslında her zaman arkadaşının derslerine yardımcı oluyordu.Ama bir türlü okulu sevdiremedi.Kendisinin başarısı yanında O’nun ezildiğini hissediyor,gece yarılarına kadar ders çalıştırıyor ama bir türlü olmuyordu.Dökme suyla değirmen dönmüyordu işte.Sonunda arkadaşı okulu bırakıp,ilçeye geri dönmüştü.Bu ayaküstü karşılaşmada,o geçmiş günler gözünün önünden geçti.Okuldan ayrıldıktan sonra bir daha görüşmemişlerdi.Merakla birbirlerini gözlemlediler uzun süre.

Arkadaşı sordu merakla.Eee dedi nerelerdesin,neler yapıyorsun görüşmeyeli.Ne olsun dedi bizimki, sıkıntılı,tahmin ettiğin gibi liseyi bitirdim.Biliyorsun matematiği çok severdim.Lise yıllarında da en sevdiğim ders matematikti.Üniversite sınavında Ankara’da bir üniversitenin matematik öğretmenliği bölümünü kazandım.Babam da sağ olsun harçlığımı gönderdi.Devlet yurtlarında kalarak okulumu bitirdim.Şimdi de Anadolu’da bir kasaba da öğretmen olarak çalışıyorum.Bir ev kızı ile evlendim.Evlenme masraflarını babamın karşılayacak gücü yoktu.Düğün masrafları için borç yaptım.O borçları ödedim.Bu arada üç çocuğumuz oldu.Onların eğitimi filan derken epey zaman geçti işte.Şimdi de tayin için şehre geldim, dilekçe vermeye.Eğer tayinimi bizim kasabaya yaptırabilirsem,hiç olmazsa masraflar az olur dedi.

Sen ne yaptın,okulu bıraktıktan sonra bir işe girebildin mi bari dedi arkadaşına.Arkadaşı hiç sorma uzun hikaye dedi.Buraya gelmişken sana bir çorba içirmek isterim.Çorba içerken hikayemi de anlatırım dedi.Yalnız şimdi bir yere gitmem lazım.Bu arada sen de işini bitir.Akşam üzeri saat kulesinin orda buluşalım.Hem bir çorba içeriz hem de iki çift laf ederiz dedi.Olur dedi bizimki.Arkadaşı giderken de arkasından baktı.Çok merak etmişti doğrusu,okulu beceremeyip ayrıldıktan sonra ne yaptı acaba.Bir ekmek kapısı bulabildi mi garibim dedi kendi kendine.

Şehri dolaştı biraz cadde cadde.Milli Eğitim Müdürlüğüne gidip tayin dilekçesini verdi.Biraz daha caddelerde dolaştıktan sonra arkadaşı ile buluşacağı meydana geldi.Bir banka oturup arkadaşını beklemeye başladı.Bir süre sonra banka en yakın caddede siyah bir mercedes araba durdu.Arabanın içinden bir kişi kendisine doğru sesleniyordu.Dikkatlice baktığında bu kişinin okul arkadaşı olduğunu fark etti.Kalktı yürüdü.Arabanın yanına vardığında arkadaşı içerden seslendi gel dedi.İçeri girdi oturdu.Merakla arkadaşına bakıyordu.Ne oluyor der gibi.Arkadaşı, çorba içelim dedik ya,hadi gidelim dedi.Yola koyuldular.Arkadaşı fazla uzatmadan akşam için et mi, balık mı tercih edersin dedi.Bizimki hangisi olsa fark etmez dedi.O gayet samimi ve içten ,boş ver fark etmezi,ne yiyelim diye ısrar etti.Et olsun bari dedi bizimki.Tamam o zaman tavacı Hasan Ustaya bir uğrayalım dedi arkadaşı.Tavacıya varıp siparişleri verdiler.Bu arada bizimki şaşkınlığını üzerinden atamadan sordu.Valla çok merak ettim ne iş yapıyorsun dedi.Arkadaşı ,amma meraklısın, yemeğimizi yerken anlatacağım dedi.Hikaye aslında çok da uzun değildi.Okulu başaramayınca,babası onu bir kuyumcu yanına çırak olarak vermişti.Yıllar içinde bu işi öğrenmiş,küçükten bir atölye açmış ve işi geliştirip dünyalığını kazanmıştı.Çocuklarını özel okullara vermişti.Birkaç iş ve şirket kurmuş,kendisi onları takip etmekle yoruluyormuş.Şirketlerin başına koyduğu insanlardan da sıkıntılaryaşıyormuş.Bugün iyi ki karşılaşmışlar.Yoksa işten başını kaldıramıyormuş.

Yemek bittikten sonra şöyle bir dolaşalım dedi arkadaşı.Doğrusu böyle dolaşmayı hiç hayal etmemişti.Şehirde ne kadar da mekan varmış böyle.Olmadı bu şehir,komşu büyük şehrin gecelerine daldılar birlikte.Şimdiye kadar aklına hayaline gelmedik yerlere götürdü arkadaşı.Alışık olmadığı bu işler için hayır da diyemedi.

Arkadaşı O’nu Sabaha doğru oteline bıraktığında,yorgun bir şekilde odasına çıktı.Birkaç saat içinde yaşadıkları ne kadar büyük çelişkiydi hayat için.

Hayatın çelişkisi her zaman insanın gözü önünde durur.Önemli olan bu çelişkiyi biz görebiliyormuyuz.Gerçek şu ki,bu çelişkileri görsek de fazla eğiştirebileceğimiz birşey de yok galiba.


10,03,2009
Ramazan IŞIK