23 Ocak 2008 Çarşamba

NİŞAN


Minibüs bahçe içindeki tek katlı evin önünde durdu.Çok uzaklardan, iki genç arasında nişan töreni yapmak üzere gelenler, araçtan indiler.Ev sahibi kapıya çıktı, gelenleri karşıladı.İçeriye buyur etti.Odalara geçip,gösterilen yerlere oturdular.Herkes yeni geldikleri eve merak içinde bakıyor,oraları,insanlarını tanımaya çalışıyordu.Ev sahibi de gelenlere bakıyor, onları tanımaya çalışıyordu.

Evin hanımının çok garibine giden bir durum vardı.Gelen grup içinde bulunan,sedire çıkmış,ayaklarını altına toplamı,süklüm püklüm oturan,üstü başı özensiz,bıyıkları yeni terleyen genci süzdü, süzdü.Bir türlü anlam veremiyordu.Bunca yıl emek verip büyüttüğü,eğitim aldırdığı,meslek sahibi yaptığı, bu yaşa getirdiği kızı bu oğlanı beğenmiş olamazdı.Dünyası karardı,başı döndü.Ne diyeceğini bilemiyordu.Usulen gelenlere ,"hoş geldiniz" dedi.Ama nasıl dediğini kendisi de bilmiyordu.Çok kızmıştı.Yan odada duran kızının yanına gitti.Olanca gücüyle sırtına bir yumruk indirdi."Bula bula bu mıymıntıyı mı buldun" dedi."Biz sana güvendik,sevdim dedin görmediğimiz bir oğlana kız verdik,yazıklar olsun sana" dedi.Annesinden bu azarı işiten kız, neye uğradığına şaşırdı.Bu hiç aklına gelmemişti.Nişanlanmak istediği,okuldan sınıf arkadaşı olan ,kendince hem fiziksel hem de ahlaken güvendiği özellikleri olan arkadaşını beğenmemiş olamazlardı.Çok şaşırdı.

O günlerin gelenekleri gereği bir kızın bir oğlanla anlaşmış olması çok ağır bir suçtu.Buna rağmen aile anlayış göstermiş,nişan yapılmak üzere oğlan tarafı çağrılmıştı.Ama oğlanı ilk defa gördükleri anda beğenmemişlerdi işte.Kız çok üzüldü.Mahcup oldu.Ne diyeceğini şaşırdı.Yan odaya gidip gelenlere hoş geldiniz demesi gerekiyordu.Başı önde odaya girdi.Odanın bir ucundan, başı önde olarak,insanların yüzüne bakmadan, yaşlıların elini öpüyor,gençlerin elini sıkıyordu.Odaları dolandı.Herkese hoş geldiniz dedi.Aman Allahım, çok garip, nişanlısı olacak gencin eline rastlamadı.Hayret etti.Utancından kimseye de bir şey diyemiyordu.

Odasına geri dönüp beklemeye başladı.Aslında, eğitim almış bir genç kız olmasına rağmen, bir oğlanla anlaşarak nişanlanıyor olması O'na ağır geliyordu.Bu olaydan sonra, utancından anne ve babası ile yüz yüze konuşamaz olmuştu.O nedenle nişanlanmak istediği oğlanı burada göremediğini kimseye söyleyemedi.Beklemeye başladı.
Gelenlerden ince uzun boylu,buğday tenli olan ve her halinden girişimci bir insan olduğu anlaşılan,sempatik ve konuşkan adam koridorda evin hanımını buldu.
-Teyzeciğim, ben oğlanın dayısı olurum.Adetlerinizi bilmediğimiz için , nişanı olacak oğlanı buraya getirmedik.Gelirken çarşıda bıraktık.Siz nasıl isterseniz öyle yapacağız, dedi.
Evin hanımı şaşkın;
-Ne demek!Olur mu öyle şey?Hemen getirelim oğlanı dedi.
Yan odada bunları duyan genç kız derin bir oh çekti.
Bir motosikletle, oğlanı çarşıdan alıp geldiler. Üzerinde arkadaşından emanet aldığı,arkadaşının daha hiç giymemiş olduğu yeni, pastel renklerde bir takım elbise vardı.Bu renklere uygun gömleği ve kravatı takım elbiseyi tamamlıyordu.Uzun boyu,sempatik görünüşü ile eve geldiğinde hemen bir fark yaratmıştı.Kendisini tanıttı.Evin hanımının elini öptü.Evdekilerle selamlaşıp, büyüklerin ellerini öptü.Küçüklerle selamlaşıp gülümsedi.
Evin hanımı oluşan bu duruma çok şaşırdı.Biraz önce haksız yere kızına takındığı tavırdan utandı.Hemen yan odaya geçerek kızına;"Kızım özür dilerim, ben yanılmışım.O sedirde oturan genci sanmıştım,yanılmışım,oğlanı beğendim.Seni kutlarım.İyi bir seçim yapmışsın" dedi.

Aileler o günün geleneklerine göre aile arasında ,nişan yüzüklerini takıp töreni tamamladılar.
Genç adam sırtında emanet elbise ile ,katıldığı nişan töreninde yaşanan buruk anılarla, yeniden minibüse doluşup kendi iline doğru yola koyuldu.Dönüşte okumakta oldukları okula götürmek üzere nişanlısını da minibüse aldılar.Nişanlısı yatılı pansiyonda kalıyordu.Kendisi gündüzlü olarak isimlendirilen öğrenciydi.Dönüşte gelirken yaşanan tedirginlik ortadan kalkmış,dolmuşun içi neşe dolmuştu.
Şarkılarla,türkülerle uzun yolculuğu tamamlayıp, kızı okuluna bıraktılar.

Ramazan Işık
25.04.2008
Mersin