30 Nisan 2010 Cuma

BİLDİĞİ PİŞİRDİĞİNE YETMEZ


...İçeriye hırsla girdi. Çok şaşkındı. Bir türlü anlam veremedi duyduklarına. "Böyle de olur mu canım...", dedi. "Bu kadar da cahillik olmaaaz, insan biraz çevresine bakar, bunlarda hiç mi akıl, hiç mi feraset yok", diye yüksek sesle çıkıştı çevresindekilere.

...Söylene söylene evin içinde dolaşmaya, kafasındakileri toparlamaya çalıştı. Bir türlü düşüncelerini bir noktada birleştiremiyordu...."Bu kadar olmaaz...,bu cahillik nereye kadar, basit bir şey için yuva yıkılmaaaz..."

...Bu sözlere sebep, oğlunun biraz önce gelip, sedire oturup, "ana, dayanamıyorum artık, boşadım", demesiydi. Elini alnına koydu. Başı çatlayacak gibi oldu. Eskilerin, "inme indi" dedikleri şey mi oluyordu ne. Gözleri kan çanağına döndü. Kendi yaşantısı geçti gözlerinin önünden..., çocukluğu..., gençliği....

...Savaş yıllarının etkisi, memleketin üstünden gitmemişti daha. Bir kara bulut gibi çöken kıtlık yılları, arkasından gelen yoksulluk. Çavdar ekmeğini bulanlar şanslıydı. Arpa ve yulaftan un yapıp yiyenler çoktu. Buğday unu lükstü. Ekmeğin içine katık bulmak öncelik değildi. Unun varsa, gerisi kolaydı. Dağda ot mu yok, toplarsın, doğrarsın, hamurun içine koyar, sac böreği yaparsın, biraz patates, biraz soğan da karıştırabilirsen, değme keyfine.

...Gaz yağı bulmak çok zordu. Bir teneke gaz yağı alabilmek, ancak memurlara, köyün ileri gelenlerine ve biraz da şehirde dayısı olanlara mahsustu. Diğerleri ancak binlik şişelerde (1 litre) alıyorlardı gazı, o da ayda bir. İdareli kullanmazsan yetmiyordu. Gaz lambaları da numaralıydı. Beş numaralı lamba çok yakıyordu. Onu ancak memurlar, zenginler, durumu iyi olanlar kullanabiliyordu. Diğer köylüler, daha küçük numaralı olanlarını, o da olmazsa, idare denen aydınlatma aracını yakıyorlardı. Bazan ocakta yanan ateş, idare'ye bile gerek kalmadan ortalığı aydınlatıyordu. Böylece, alınan gaz yağı, uzun süre yetiyordu.

...Bunları düşününce, başı daha fazla dönmeye başladı. "Bunlara ne oluyor, biz neler çektik, ekmek bulsak katık yoktu, katık bulsak ekmek yoktu, otursunlar oturdukları yerde, ne var şimdi..., bulmuşlarda bunuyorlar", diye gürledi.

...Oğlunu çağırdı, bu güne kadar kendisinden görülmedik yükseklikte bir ses tonuyla,"Senin bildiğin pişirdiğine yetmez", dedi. "Hemen, yarın sabah gidip karını al, evine götür, sizin bu dert saydığınız şeyler, bizim yaşadıklarımızın yanında çerez olmaz, açtırma benim bayramlık ağzımı, yoksa ben yapacağımı bilirim", dedi.

...Oğlan anasından böylesine bir tepki beklemiyordu. Eskiden, anasının da, bazı konularda karısına kızdığını duymuştu. Sanıyordu ki; bu boşama işinde de ona arka çıkıp, destek olacak. Ama böyle olmadı. Anası, o kadar sert tepki gösterdi ki, karşısında tek bir kelime bile edemedi. "Ama ana...", diyecek oldu, anası, "hayır, hiç konuşma, dediğimi yapacaksın, yarın sabah erkenden gidip, karını alıp, doooğru evinin yolunu tutacaksın, buraya filan da getireyim deme", dedi.

...Genç Adam, kös kös yerinde kala kaldı. Boynunu büktü, "peki ana", dedi ister istemez.

...Kızlar, evin diğer odasında, ağabeyleri ile analarının konuşmalarını dinliyorlar, şaşkın bekliyorlardı. Anaları oturdukları odaya geldiğinde, "ana, ne olmuş ki, ağabeyimiz yengemize neden kızmış", dediler. Soru soran kızlar, evlenme çağına gelmiş, genç kızlardı.

...Anaları kızlara baktı, "ağabeyinizi bilmiyormusunuz, deli oğlan işte, çocukluğundan beri böyle, her işte acele eder. Ben oğlumu bilirim, sorsan incir çekirdeğini doldurmaz, onun için sormadım bile", dedi. Kızlar, analarını tanıdıklarından üstelemediler. O sormadan bir iş yapmazdı, ama belli ki önemli birşey değildi ve onlara söylemiyordu.

...Genç adam, sabah olunca , diğer köyün yolunu tuttu, karısını kayınbabasının evinden aldı, ordan da şehrin yolunu.

...Birkaç yıl sonra, hizmetli olarak çalıştığı kurumun bahçesinde otururken, düşünceye daldı, eski günlere gitti. Kendi kendine , "ya", dedi boynunu büküp, "o gün, anam bana kızıp, karıma yollamasaydı, bugün ne halde olurdum. Severek, isteyerek evlendiğim karımı, bir sinir anında, az daha kaybedecektim. Çocuklarım annesiz kalacaktı, yuh bana…".

...Pişmanlığını, kendi kendine itiraf ediyor, ama erkeklik gururu, bunu karısına ifade etmeye elvermiyordu.

...Ramazan Işık

.

11 yorum:

  1. Maalesef günümüzde sabır,anlayış ve özveri o kadar azalmış ki boşanmalar her geçen gün artıyor.

    Anlatımınız çok güzel Ramazan...Öykü kitabı çıkarmayı düşünmüyor musunuz?

    YanıtlaSil
  2. Zaman zaman büyük sözü dinlemek, onlara akıl danışmak lazım. Elbet bir bildikleri vardır deyip susmak lazım.
    Yuva kurmak zor ama yıkmak çok kolay. İnsan bu yolda eşini seçmişse, sabretmeyi, zorluklarla baş etmeyi, umudu harmanlayıp yanına azık katmalı.
    Gurur, bize en zararlı asalak bir böcek gibi. Bir kere yapışmaya görsün tüm hayatımızı zehreder.

    Ders alınması gereken bir hikayeydi. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Biz ara nesil, yani anneleri babaları savaş zamanı yaşayanlar, bir parça biliyoruz bu gerçekleri de günümüzde tamamiyle unutuldu. Şİmdi insanlar en ufak bir aksiliği büyük dert sayıyorlar. En ufak tartışmalar, konuşulmadan, çözümlenmeye çalışılmadan mahkemelere taşınıyor. Çocuklar yok sayılıyor. En çok çocuklar etkileniyor. Mutsuz, uyumsuz saldırgan bireyler olarak sürdürüyorlar yaşamlarını.
    Yine yalın, hoş üslubunuzla çok önemli bir soruna değinmişsiniz hocam. Umarım okuyanı çok olur. Ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Elleri öpülesi bir ana,ne kadar doğru söylemiş"Senin bildiğin pişirdiğine yetmez".Bu sözü günümüz gençlerine söylemek lazım,boşanmaların hızla arttığı şu günlerde öyle analara ihtiyaç var.İncir çekirdeğini bile doldurmayacak şeyler uğruna ayrılanlar o kadar çok ki sırf kendi bencillikleri uğruna hayat yaşamak isterken arada heba olan çocuklara yazık oluyor.Sonrasında aile bağlarından habersiz,sevgi açlığı yaşayan kopuk ,yitik bir gelecekle karşı karşıya kalıyoruz.Suç oranları artıyor ve bize neler oluyor böyle demekten kendimizi alamıyoruz.Lütfen bir adım atmadan önce on adım ilerisini düşünelim........ Yine çok etkileyici ibret verici bir paylaşımdı.Ellerinize sağlık ramazan hocam maalesef günümüzde hoşgörü,aanlayış,sabır hiç kalmadı.Kalmadığı gibi büyük sözü dinleyecek evlatta kalmadı.O ana günümüzde evladına söyleseydi acaba evlat dinlermiydi...sanmıyorum.Her zaman dediğim gibi yine kitap olucak bir konuydu siz yazınca daha da güzelleşiyor değer kazanıyor.Emeğinize sağlık hoşgörülü anlayışlı günler diliyorum herkese...........

    YanıtlaSil
  5. Uzun bir aradan sonra sizi yeniden görmek güzel. Umarım bir aksilik yoktur? Anlatım tarzını, yazılarınızı ve seçtiğiniz konuları çok beğeniyorum gerçekten de. Elleriniz dert görmesin.

    YanıtlaSil
  6. Ramazan bey çok teşekkürler,ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. İnsanların sabrı gün geçtikçe azalıyor.
    Her şeyin kolaylıkla halledilebileceği bir toplum olmamız gerekirken git gide geriliyoruz...

    YanıtlaSil
  8. Dalgaları Aşmak,
    Beğeniniz bana güç verdi. Teşekkür ederim. Öykü kitabı kısmet. Sizin gibi dostlar değer bulursa neden olmasın.

    Newbahar,
    katkınıza teşekkür ederim. Büyükleri bazan dinlemek lazım.

    Asuman Yelen,
    desteğiniz için ben teşekkür ederim. Umarım gençler biraz örnek alıp, zor kurulan yuvaları, kolay bozmazlar.

    buseli,
    beğeniniz beni mutlu etti. Siz değerli buldukça bizde yazma hissi artıyor.

    mit,
    teşekkür ederim.Bir süredir netten uzaktaydım. Aksilik denmez ama sıkıntılar bizim için. Güzel yorumunuza teşekkür ederim.

    mehmet Yüksel,
    ezgilimelodi,
    Öztürk,
    katkılarınız ve destekleriniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  9. Teyzem liseyi "idare" lambası altında bitirmiş; anlatırdı.

    Evet bizlerin büyüklerden öğrenecekleri ne çok şey var.Tecrübe herşeyden üstün.

    Her zamanki gibi naif ve sade anlatımınız yüreğime değdi Hocam.

    Sevgi ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  10. ÇOBAN YILDIZI,
    idare lambası, çocukluğumuzda yaşamış olduğumuz bir gerçeklik. Ayrıca ben gaz lambası ışığında okuyup öğretmen oldum. O da yetmedi, on yıla yakın zaman elektriksiz köylerde öğretmenlik yaptım. Yani ömrümüzün önemli bir kısmını böyle geçirdik. Şimdiki nesil çok şanslı. Sevgiler.

    YanıtlaSil

Düşünceleriniz benim için önemlidir. Katkılarınız için teşekkür ederim.