7 Mayıs 2010 Cuma

KENDİ HAPİSHANELERİMİZ


Evimiz, hapishanemiz olur bazen. Kendi kendimize oluşturduğumuz hapishanemiz. Hayata küskünlüklerimizin acısını, sanki birilerinden çıkaracakmışçasına oluştururuz bu hapishaneleri.

Oturma odamızdan çıkmak istemeyiz. Hatta oturduğumuz koltuk bile bellidir. Öylesine bellidir ki, adı konulmamış bir sahiplikle, bizden başka kimse oturmaz ona. Biz de, otura otura, “gurk basar, cülük çıkarırız”, diğer odalarda neler olduğundan habersiz.

Atölyemizin kapısını kapar, duvarlarına izolasyon çekeriz, sesler girmesin diye. Kulaklarımıza tıkaç tıkamadığımız kalır. Komşuda neler oluyor, duymak istemeyiz.

Bilgisayarımız sığınağımız olur. Kapalı tuttuğumuz kapılarımıza inat. Sanal’da dünyaları tanımaya çalışırız, yeni pencerelerden. Buraların da, daha beter hapishaneler olduğundan haberimiz yoktur, çoğu zaman. Oysa dışarısı günlük güneşlik, ağaçlar çiçek yığını, kuşlar cıvıl cıvıl, arılar vızır vızır, çocuklar koşuyor neşeli.

Beynimizi kapatırız dünyaya, ölüme çok yakın olduğumuz andır artık. En kötüsü de budur. Beyin ölümünden bir önceki hal, “beynimizi kapatmak” tır.

Beynimizi kapatmayalım, ki, bilgisayarımız, çalışma ofisimiz, odalarımız, evlerimiz hapishanelerimiz olmasın. Yeryüzünü büyük bir hapishaneye çevirmeyelim. Dışarıya çıkalım biraz, cıvıl cıvıl doğa'ya, kırlara, denize, dağa, ovaya. Pınar başları bulalım, kaynak suları. Derler ya; "kırk pınardan su içen, ölümsüzlüğü yakalarmış". Kırk pınar bulup, suyundan içelim.

Beynimiz açık olsun, hapishaneler kapalı.



Ramazan Işık

24.04.2010
Mersin

12 yorum:

  1. evimden fazla çıkmak istemeyen ben bunu yıllarca dışarda çalışmama bağlıyorum güzel bir yazı teşekkür ederim ..bana ışık verdi yazınız dostlukla

    YanıtlaSil
  2. Değerli hocam...
    Bişey var ki bir insanın kalbi gözü güzelliklere kapalıysa bunu hiç bir güneş açamaz...Gözünüz gönlünüz güzelliklere açıksa saatlerce pc başında otursanızda odanızda kendinize dönsenizde ya da dış dünyaya kendinizi kapamışsanız bir süre sonra zaten bulunduğunuz kapalılık halinden sıkılıp sıyırırsınız...ama dışardaki dünyanın güzelliğinden bi haber bir bakışınız varsa göl kenarınd deniz kenarında çocuk yuvasında olsanızda güzelliklerin farkına varamazsınız...
    çok güzel yazıydı elinize gönlünüze bakışınıza sağlık efendim...Herdaim varolunuz..Sevgiler..

    YanıtlaSil
  3. Bu güzel bahar havalarına yakışacak derecede anamı bir yazı olmuş. Bazen çok kaptırıyoruz kendimizi internete, televizyona vs. Yapmamak lazım aslında...

    YanıtlaSil
  4. Sayin hocam tam blogumu kapatmistim, yazinizi gordum hayatimi bilgisayarin basinda gecirenlerden olmak istemedim, guzelliklerin yanindan gecmek istemedim sonucda bilgisayar gene elimde sizin gibi degerli insanlarin yazilarini okumaya devam edicem insallah,

    YanıtlaSil
  5. Çıkmaya çıkmaya zamanla dışarı kavramı siliniyor beyinden.
    Evcil olmaktan çok asosyal bir kişiliğe bürünüyor insan.
    Bazen oluyor ki tam çıkmak için hazırlanmışım, bi duygu geliyor, bi tembellik, bi isteksizlik...
    anında dışarı çıkmaktan vazgeçiyorum.
    Bilmem ki bir gün benimde içim coşar mı?

    Bahar dolu bir hafta sonu dilerim.
    Saygılar

    YanıtlaSil
  6. bilge,
    ben teşekkür ederim. Çalışıp üretmek kadar güzel birşey var mı. Sevgiler.

    papuç,
    elbette kalp gözü açık olanlar sevgi dolu bir dünya oluştururlar çevrelerinde. Ama sevgi dolu dünya da sadece evde oluşmuyor, biraz dışarı çıkmakla, topluma karışmakla, sevdiklerini ,eşini, dostunu aramakla oluyor. Yorumunuz ve desteğinize teşekkürler.

    gül,
    bloguna ulaşamadım. Keşke biz de seni okuyabilsek. Karşılıklı etkileşemedikten sonra , yeni yeni şeyleri nasıl öğreneceğiz. Bizim de sizin yazdıklarınıza, gönderilerinize, ürünlerinize ihtiyacımız var. Yoksa bir kısır döngüde dolaşır dururuz. Ben de sizi okumak istiyorum. Sevgiler.

    Newbahar,
    bu yazdıklarınızı profil fotoğrafınız ve daha önce sizin blogda okuduğum yazılar çürütüyor. Sizin yazılarınızda ne kadar güzel doğal motifler, cümleler gördüm ben. Asosyallikle sizin ilginiz olduğunu düşünmüyorum. Ama zaman içinde , bazan kendimizi kapatmışlıklarımız olmuyor değil. Bu da çok doğal. Sevgiler.

    Glennis,
    thanks you.

    YanıtlaSil
  7. Ne kadar doğru tespitler.Koltuğumuz,masada yemek esnasında sahiplendiğimiz sandalyemiz..Evimiz mabedimiz,kimi zaman sığınağımız ,zaman zaman hapishaneye dönüşmüş.Bazı bebekler vardır.. tek bir battaniyeye alıştırır anneleri,büyüdüklerinde bile ona sarılmadan,koklamadan uyuyamazlar.Bilgisayara bağımlı olmak da böyle bi şey..Hareketsizlikten ölen insanlar var.Bütün sosyal hayatını alt üst ediyorsa,bağımlılıktır bu.Yıllar önce bilgisayar başında saatlerce oynadığı oyun yüzünden fenalaşıp kendini kaybeden bir çocuğu yetiştirmiştimhastahaneye.Çok acı,çok yazık di mi.Sokakta oynaması gereken çocukların bu şekilde doğadan kopuk büyümesi..Çocukların bağımlı hale gelmemesi ve kontrolsüz davranmaması için evdeki bilgisayarı ,salona koydum belki bir çözüm olabilir düşüncesiyle..Odasına kapanıp tek başına oturduğunda kontrolü kaybetmesinler diye düşündüm.En azından aynı havayı soluyalım.Bir de şifre koydum,bir saatlik bir oyundan sonra otomatik olarak kapatıyor kendini.İnternetsiz yaşayamayacağız ama sınırlar çok önemli.Ne güzel söylemişsiniz."Beynimiz açık olsun, hapishaneler kapalı."
    Çok güzeldi.Teşekkürler,yüreğinize sağlık.Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  8. EBRULİ,
    hoş geldiniz. Ne güzel paylaşmışsınız ,yaşamdan benzer kareler'i. Bilgisayardan, netten vazgeçemeyiz, ama bağımlılığı da kötü gerçekten. Herşeyi ölçüsünde yapmak lazım.
    Gönlünüze sağlık. Desteğiniz ve güzel yorumuuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  9. çok güzel bir paylaşım olmuş bir önceki yazıdada mersini özlediğimi farkettim.

    YanıtlaSil
  10. acısıyla kötüsüyle hayatın, doğada ki bütün güzelliklerin sokakta olduğunu unutmak ne kadar üzücü bir durum.koltuğumuzda oturup tabiri caizse çevrim dışı olmak insanlıktan uzak bir yaşam çözümsüz bir hayattır.

    YanıtlaSil
  11. Dolunay,
    teşekkür ederim. Mersin'i ben de özledim. Yakında uzun süre kalmak üzere gideceğim. Sevgiler.

    fırat akan,
    çok güzel özetlemişsin. Aynı evde yaşayıp, odalarında farklı bilgisayar başlarında, birbirlerinden habersiz yaşayanlara şahit olmaya başladık. İnsanlığımızı kaybetmeye mi başladık ne.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil

Düşünceleriniz benim için önemlidir. Katkılarınız için teşekkür ederim.