23 Temmuz 2010 Cuma

OKUNTU OĞLAĞI

       Geçmişte yaşananlar geleceğe ışık tutar. Zaman, yaşam biçimlerini değiştiriyor. Geriye dönüp baktığımızda, anlatılanları dinlediğimizde, hoş aktarımlarla karşılaşıyoruz. Geçmişe dönüp gülümsüyor, nostalji yaşıyoruz.
       Eski düğün adetleri bambaşkaydı. Bu konuda, köylerde yaşananların kendi içinde özellikleri vardı. Bir kişi oğlunu evlendireceği zaman, düğün tarihini belirler, eşini dostunu düğüne davet ederdi. Davet ederken, "okuntu" denen davetiye gönderirdi. Bu davetiye de davet ettiği kişinin önemine göre değişirdi. Sıradan kişilere, istikan denilen su bardağı, biraz önemli kişilere havlu, yörede çok hatırlı olarak tanınan kişilere ise elbiselik kumaş, gibi okuntular gönderilirdi.
Okuntu'yu alan kişi, kendisini "O Düğün",e gitmeye zorunlu hisseder, bir şekilde bu davete katılırdı. Giderken de düğün sahibine bir hediye götürürdü. Bardak seviyesinde okuntu ile çağrılanlar, takı töreninde kendilerince bir miktar para takarak bu davete uyar, düğüne katılırlardı.
Havlu ve benzeri okuntu ile çağrılanlar, çoğunlukla çeyrek altın veya buna yakın bir takı ile karşılık verirlerdi davete.
Kendisine elbiselik kumaş ile davetiye gönderilenler, çok ağır misafir olduklarından, bu davete o derecede bir hediye ile karşılık vermek durumundaydılar. Genellikle bu da, bilezik şeklinde olurdu. Bileziklerin de kendi içinde, tel bilezik, burma bilezik gibi sınıflandırmaları olurdu. Misafirin ekonomik durumu, akrabalık derecesi ve toplumsal seviyesi bunun ölçüsünü belirlerdi.
Bu okuntularda okuntuya karşılık verenlerin bir kısmı, düğün sahibine verdiği önemi belirtmek için düğüne koç götürürdü. Bu üst seviyede bir değerdi. Bu işi o kadar abartanlar olurdu ki, bazan bir dana götürene bile rastlanırdı. Bu kişileri, düğün evine gelişlerinde davul-zurna büyük bir lütufla karşılar, karşılığında da ya davulun ipleri arasına ya da zurnanın deliğine sıkıştırılan paralarla bahşişini alırdı.
            Okuntuya davar götürmek çok rastlanan bir durumdu. Bir koç, bir davar (keçi) yedeklemek (davarın boynundan tutup götürmek), akrabalar için çok onurlu bir iş'ti. O çağlarda köylerde her evin mutlaka en az otuz, kırk, bazı ailelerde yüzlerce (sürüyle) davarı olduğundan, bu düğünlere davar götürme işi, sıradan bir iş gibi olmuştu.
Yörede sık sık düğün olduğundan, hatırı sayılır kişiler bu düğünlerin her birine de davar yedeklemek durumunda kaldığından, götürülen davarların sürünün en çelimsiz davarlarını götürme işine kadar düşerdi.
            Düğünlere götürülen bu zayıf ve çelimsiz davarlara, "Okuntu Oğlağı" denirdi.

Okuntu oğlağı deyimi gide gide şekil de değiştirdi. Bir kızı isteyen bazı gençlere sıfat olmaya başladı. Alımlı, boylu poslu,endamlı bir genç kızı, boyu kısa, çelimsiz bir oğlan istediği zaman kız; "hıh, o okuntu oğlağı kılıklı oğlan'a mı varacağım" , diye alay ederdi.

           Kimse, "okuntu oğlağı kılıklı", deyimine muhatap olmasın. Sevgiyle kalın.

Ramazan Işık

11 yorum:

  1. Merhabalar Hocam,

    Ben de yeni geldim. Üstadların sayfasına şöyle bir göz atayım dedim ve hemen ilginç ve bizlerde de pek farklı olmayan bir düğün adetini anlatan yazınızla karşılaştım. Biz de, oğlan evinden kız evine "Kına Davarı" diye adlandırdığımız küçükbaş bir hayvan götürürüz. Bu kına davarı götürme işi cuma günü öğleden önce olur. Davul-zurna eşliğinde, akraba ve yakınların iştirakiyle oluşan kalabalık bir grubun nezdinde götürülür.

    Biz de, genellikle koyun götürülür ve seçilen koyun kişinin maddi durumuna bağlı olarak kuvvetli ve büyük bir koyun seçilir, ama asla maddi durumu ne olursa olsun, pek öyle clızı ve zayıf bir koyun seçilmez. Koyunun boynuna bir de çeyrek dediğimiz küçük altın kurdela ile bağlanır ve hayvan çok güzel bir şekilde süslenir.

    Bu güzel paylaşımınız için teşekkür ederim. Kaman'daki akrabalarına adresiniz verdim ama, onların "BLOG" olayına pek sıcak bakmadığını söyleyebilirim.

    Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Recep Beyciğim, hoş geldiniz. Adetlerin çoğu, yörelere göre benzerlikler gösteriyor. Artık bu adetler geride kaldı. Şimdilerde herşey değişti. Biz de çoğunu çocukluğumuzda gördük.
    Akrabalardan İsa Bey ile mailleştim.
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Ramazan Bey,
    Yine hoş bir yazıyla yaptınız dönüşünüzü. Sayenizde bir geleneği ve bir de "okuntu oğlağı" tanımlamasını öğrenmiş oldum. Teşekkürler...
    Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
  4. Asuman Hanımcığım, çok eski bir gelenek bu. Ben de çocukluğumda ucundan kıyısından yakaladım. Gelecek kuşaklara aktarmak istedim. Bu tür konulara herkes ilgi göstermez. Halk kültürüne ilgisi olanların hoşuna gidebilir. İlginize teşekkür ederim. Saygılar.

    YanıtlaSil
  5. İlginç bir geleneği paylaşmışsınız, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. hımmm ne kadar ilginç bir gelenekmiş...deyim ise bir okadar ilginç...ben düğünüme kumaş okuntusuyla çağırayım bari davetlileri :)))

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Merki hoş geldiniz.Ziyaretinize ben teşekkür ederim.

    SİHİRLİ SEPET, kumaş okuntusu gönderirsen, gelenler zorunlu olarak koç ta getirmek zorunda.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  8. okuntu.. tam da bu kelimeyi hatay'da bir iki gün önce öğrendikten sonra burda görmek... ve sizin kaleminizden okumak; güzel bir anı oldu.

    hocam şimdi kimse "kim düğüne gelmiş, kim gelmemiş" buna bakmıyor "kim altın takmış, kim takmamış" buna bakıyor. hatta videoları bile bu amaçla izliyorlar.

    okuntunun yerini alan davetiyenin bu gidişle yerini sms hatta maile hatta face'e bırakacağından korkuyorum... :(

    ellerinize sağlık, hem de yeniden hoşgeldiniz.

    YanıtlaSil
  9. Sevgili muhaber , hoşbulduk. Düğünlerdeki bu videolar da zor iş. Biz de oğlan evlendirdik. Borçlu kalmayayım diye vidoya bakıyorsun. İlerde onlar da düğün yapınca ben ondan eksik kalmıyayım diye.
    Bu yaz Mersin'de bir arkadaş takı başlayınca ,tören yerine bir top zarf , bir de görevli koymuş.Takı takanların takılarını zarfa koydurup üstüne adını yazdırıp,kutuya atıyordu. Böylece işi garantiye alıyordu.
    İşte böyle.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. ilk kez duyuyorum, çok hoş.

    YanıtlaSil
  11. Hiç duymamıştım..Bu da bir ilk,sayenizde.Davetiyeler o zamanlar okuntuydu demek..Daha neler zaman aşımına uğrayacak,değişecek bakalım.Yüreğinizie,kaleminize sağlık..sevgilerimle..

    YanıtlaSil

Düşünceleriniz benim için önemlidir. Katkılarınız için teşekkür ederim.