Küçük bir çocuktum.Ortaokul bir,yada ikinci sınıftayım.Yaz tatilinde bir lokantada çalışıyordum.Bu mekanın bende anıları çoktur.Bu lokantada yaşadıklarımın,ilerdeki birkaç yazıma konu olacağını sanıyorum.
Bugün birini paylaşayım.
Şehrin merkezi bir yerindeydi bu lokanta.Sahibi amca,yaşca benim dedem olacak çağdaydı.Sakallı,sevimli bir dedeydi.Bir oğlu aşçılık,biri de kebapçılık yapıyordu lokantada.Küçük oğlu da garsonluk.Tam bir aile lokantasıydı.Patron Dede beni korur,kollar,"her tatilde gel oğul,üçbeş kuruş harçlığını çıkarırsın,üç öğün yemeğini de buradan yersin,aldığın ücretle de kitaplarını alırsın", diye öğüt verirdi.Ben de,O'nun öğütlerini dinlerdim.
Lokantanın,benim yaşıma uygun,her işini yapıyordum.
Bunların başında bulaşıkçılık,komilik,temizlik işleri,getir götür işleri,çay dağıtma,pastahaneden gelecek tatlıları getirme,fırına gidecek güveçleri götürme,getirme gibi.
Ramazan ekmek bitmiş koş.
Ramazan cadde kapısının yanındaki sebil'in içine buz konacak,buzcudan buz getir,sebile koy.O zamanlar şimdiki gibi elektrikli soğutucular yok tabii.Buna benzer ne iş varsa...
Patron dede çok tatlıydı.Benim okumaya karşı hevesli oluşumun,bana karşı,Onda ayrı bir sevgi oluşturduğunun farkındaydım.
Bütün bu işler ve koşturmalar arasında,bir görevim daha vardı.Patron Dede'ye pehlivan tefrikası okumak.Öyle ki,bu iş,asli işlerimin önüne geçiyordu bazan.Çünki;bilenler bilir,eskiden bazı gazetelerde,"pehlivan tefrikası" yayınlanırdı.Bu yazılar seri yazılardı.Bir pehlivanın hayat hikayesi ve yaptığı güreşler,arkası yarın yazıları şeklinde,günlük olarak yayınlanırdı.
Bu yazıları takip eden,ileri yaşlardaki insanlar,günümüzdeki televizyonlarda dizi takip eden insanlar gibi,yarını zor ederlerdi.Pehlivan tefrikasını yazanlar,öyle bir kurmaca yaparlardı ki,güreşin en heyecanlı yerinde,devamı yarın diye yazıyı keserlerdi.Takipçiler de ertesi günü zor ederdi.
İşte benim en önemli işlerimden biri de,o günkü gazeteyi alıp,gözleri az gören,Patron Dede'ye bu pehliven tefrikalarını okumaktı.Patron Dede bu yazıları o kadar ilgi ile takip ederdi ki,bazı günler;"oğul,dün gece gözüme uyku girmedi,bu gün bizim pelvan ne yapacak acaba,çok meraktayım yahu,al getir bakalım şu bizim gazeteyi de,merakımız gitsin"derdi.Ben de gazete bayiine koşar,gazeteyi alır gelir,daha başlıklarına,haberlere bakmadan,tefrikayı okurdum.Ama tefrika da merak bir türlü bitmezdi.Zira o günkü yazının sonunda da,bizim pehlivan tam yenecekken,rakip pehlivan,ters dönüp boyunduruktan kurtulurdu.Böylece yazılar haftalar,hatta aylar boyu sürüp giderdi.Bizim Patron Dedenin merakı da tabii...
Bu okuma işinden çok mutluluk duyardım.Öyle ya,Patron Dede'nin koltuğundayım bir,yazı okuyorum iki , ve ayakta koşturup yorulmuyorum üç.
Bu okuma saatlerinde benden mutlu kim olabilirdi ki.Bugün bir kitap okurken duyduğum mutluluk gibi.
Ramazan Işık
(Değerli blogdaşım Çınar'ın,"Mazide Gezinti"adıyla yayınladığı seri yazılarından ilhamla.)
Sizinlede mazide çok hoş bir fezinti yaptık.Keyifle okudum :)
YanıtlaSilSevgi ve dostlukla
Severek okudum. Şimdilerde ne "PATRON DEDELER" kaldı, ne de tefriklar değil mi! Her şey madde oldu, her şey...
YanıtlaSilDalgaları Aşmak,mazide gezmek bazan güzel ve hoş oluyor.Teşekkürler.
YanıtlaSilalizafersapci,maalesef eski güzelliklei arıyoruz...Sevgiler.
Sevgili Ramazan bey,o maziden aldığımız eğitim,kültür gelenek ve görenekler bizi hayata sımsıkı bağlıyor,maalesef bu güzellikleri bugün arar olduk.Okullar kadar hayat üniversitesininde yaşamımızda etkin olduğuna inanıyorum.O güzellikler olmasa bugün bunları kesinlikle hatırlamazdınız herhalde.Sevgi ve saygılarımla.
YanıtlaSilKüçük yaşınızdan beri hem çalışmış hem okumuşsunuz yazılarınızdan anladığım kadarıyla, ne güzel.
YanıtlaSilYa arkası yarınlar, Ya resimli fotoroman tefrikaları, ne merakla beklerdik ertesi günü ya da haftayı devamını öğrenmek için ama merak hiç bitmezdi ki hep bir sonraki bölümü beklerdik heyecanla. Anneannemi hatırladım tefrika deyince:) Radyoda arkası yarın dinlerken olayları gerçek sanır. "Bak bak görüyormusun, Nasıl da yalan söylüyor der, diğer oyuncuyu da uyarırdı. İnanma şuna yalan söylüyor" diye:)))
Sevgiler tüm aileye
'Mazide Gezinti' yazımın, bu güzel yazıyı yazmanız için ilham vermiş olmasından çok mutluluk duydum.
YanıtlaSilTekrar sevgiler
Bizim yaşımızdaki yetişkinler çocukluk yıllarındaki yaz tatillerinde; sizin gibi ya lokantalar da çalışırdı, ya da lokantaya yemek molasına gelmiş otobüs yolcularına, sakız, nane şekeri, salatalık, su, nohut, hediyelik eşya ve gazete satardı. Kimimiz ayakkabı boyacılığı yapar, kimilerimiz de esnafların dükkanlarına çırak dururduk. O günler çok keyifli ve neşeli günlerdi.
YanıtlaSilSizin de hem lokantasında çalıştığınız, hem de gazeteden arkası yarın gibi pehlivan tefrikasını okuduğunuz, sizi seven tonton bir dede patronunuz varmış, ne güzel!
Bu güzel paylaşımınız için kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
Esen kalın.
İlhami Uyar Beyciğim,geçmişin güzelliklerini anıyoruz,bize katkısı olanları da yadetmek gerek.Bu vesile ile Patron Dedeye rahmet diliyorum.
YanıtlaSilÇınar Hanım,yazılarımda genel olarak hayatımdan parçalar aktardım.Buralarda da görüldüğü üzere,hayatımı kendi emeğimle kazandım.Bir liralık harçlık görmeden hayat kazanmak zor da olsa,güzel.Ben hiç yakınmadım bu durumdan.
Bu yazı da,sizin seri yazılarınızı zevkle okuduktan sonra yaptığım bir yorum sırasında aklıma geldi.Ben size teşekkür ederim,vesile olduğunuz için.
Rcep Altun Beyciğim,evet bizim çağın gençleri hayatı böyle kazandık.İyi ki de öyleoldu.Dirençli olduk.Teşekkürler,Sevgiler.
Ziyaretiniz ve o güzel yorumlarınız ve katkılarınız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilEsen kalın.
Siz de ne güzel,uyumlu,söz dinleyen,sorumluluk sahibi,çalışkan olgun bir kocaman adammışsınız.Pehlivan tefrikasını hiç duymamıştım.Arkası yarın radyo programı gibiymiş.Yazılı olanı..Ben de küçükken,7-8 yaşarımdaydım sanırım, annemin peşinde koşardım kitap okumak için.Bulaşık yıkarken,leğenin başında çamaşır yıkarken,yemek yaparken..Dinleyip dinlemediğini kontrol ederdim,biraz önce ne söyledidm tekrar et diye.
YanıtlaSilPatron Dede'yi çok sevdim..Görebildi mi sizin eğitimci oluşunuzu? Çok büyük gurur duyardı mutlaka.Yine bir şeyler öğrendim anlatımlarınızla,duygulandım,mutlu oldum.Yüreğinize sağlık.Sevgilerimle..
EBRULİ,hayatımızda iki yol vardı,ya burası,ya öteki.Bu sizin saydığınız özellikleri seçerseniz,kazanacaksınız,diğerini seçerseniz kaybedeceksiniz.Zira rehber olacak bir büyük yok,baba yok,yok da yok.Onun için ben de,sizin tanımlamalarınızla,"uyumlu,söz dinleyen,sorumluluk sahibi,çalışkan olgun bir kocaman adam",gibi davranmaya çalıştım.Şükür kazandım.
YanıtlaSilBlogdan tanıyoruz artık sizi de,okumayı seven,azimli birisi olduğunuz belli.
Patron Dede maalesef çok ileri yaşlarda olduğu için benim eğitimci oluşumu göremedi.
Kaderin cilvesi olarak,Mersinde idarecilik yaptığım okula,Patron Dedenin torununun çocuğunu kayıt yaptım,okuttum.Patron Dede'nin Torunları şimdi,Türkiye çapında büyük bir mobilya mağazasının bayiliklerini yapıyorlar.Onlarla dostluğumuz devam ediyor.Torunları da kendisi kadar sevimli,düzgün insanlar."Asıl azmaz bal kokmaz,kokarsa yağ kokar,onun da aslı ayrandır"derler ya.Onlar da asil insanlar.
İnanın ben de sizin blog yazılarınızdan çok şeyler öğreniyorum.Teşekkürler.Sevgiler.
Ne mutlu sizlere ki böyle güzel anılara sahipsiniz,sizlere göre daha genç bir insan olduğum için bu dönemleri ben yaşamadım,büyüklerimin geçmişe ait anlattıkları anıları dinledikçe hep imrenmişimdir.Her zaman çevremdeki insanlara hep bahsettiğim gibi eskiden herşey daha güzelmiş bayramları bayram gibi yaşadığımız salatalığı bile yerken metrelerce uzaktan kokusunu aldığımız,susam sokağını seyrettiğimiz radyolardan hikayeler dinlediğimiz zamanları özledim.Herşeyin bir değeri vardı.Ne yazık ki bunları gelecek kuşaklar yaşayamayacak bizler görebildik ama onlara hiç birşey kalmadı.Değerlerimizi yavaş yavaş kaybediyoruz.Sizler o günleri yaşadınız,bizler duyduk ama gelecek kuşaklar bilemeyecekler......Sevgiyle kalın
YanıtlaSilSegili buseli,hayatta güzellikleri oluşturmak biraz da bizim elimizde.Neyi, ne kadar yaparsak,o kadar varız.Sizin çağdakiler de çocuklarına kendi çağlarında yaşadıklarından aktaracaklar.Nasıl ki, bizim dedelerimizle aramızda farklar olduğu gibi,sizin de sizden sonrakilerle farklarınız olacak.Bu kaçınılmaz.Ama geçmişin özlemi de olacak her zaman.
YanıtlaSilYorumunuza teşekkürler.Sevgiler.
Tabiki bizimde çocuklarımıza anlatacağımız bir çok anılarımız güzelliklerimiz var olmayada devam ediyor yaşadığımız müddetçe,fakat o çağlar ki kadar maneviyat kalmadı kalmıyor sanırım o nedenle geçmişe özlem duyuyorum.Umarım bizlerde bugünkü bu güzellikleri arar hale gelmeyiz.Sizin bu güzel yazılarınız,yaşamınızdan alıntılarınızdan yeni yeni şeyler öğreniyorum.Hayata bakış açınız çok güzel,seviyeli ve kaliteli,bizlere güzel bir örneksiniz sizi kutluyorum....Emeğinize ve yüreğinize sağlık Esen kalın
YanıtlaSilbuseli,çok teşekkür ederim,nazik yorumunuz ve ziyaretleriniz için.Ben de siz gençlerden hayatın yeni yüzlerini öğreniyorum.Sevgiler.
YanıtlaSilPehlivan tefrikasını hiç duymamıştım daha önce. Aklıma rahmetli dedemin radyodan dinlediği pehlivan programları geldi birde. Nasıl da heyecanla dinlerdi o hikayeleri. Aynı sizin dediğiniz gibi en heyecanlı yerinde de bitiverirdi üstelik.
YanıtlaSilBu güzel hatırayı okuma fırsatı sunduğunuz ve bana da kendi mazimde ufak bir yolculuk yaptırdığınız için teşekkürler.
Ramazan Bey ben de babaanneme resimli fotoroman okurdum :)) Bayılırdı. Pehlivan denince ; benim babaannemin babası ve ağabeyileri Drama'da pehlivanlık yaparlarmış ve pek de meşhurlarmış. Rahmetli babaannemde pehlivan gibi kadındı,boy 1,78; vefat edene kadar beli bile bükülmedi. Vefat eden tüm sevdiklerimize rahmet diliyorum.Anılarınızı okumak ne hoş geldi.
YanıtlaSilSevgi ve saygılarımla.
ÇOBAN YILDIZI,sizin babaanneniz de benimki gibi uzunmuş,maşallahı varmış.Pehlivanlık toplumumuzda güzel bir payedir.
YanıtlaSilBizim büyüklerin tümü,isminin önünde uzun sıfatı ile anılırdı.
Bu vesile ile sizin geçmişlerinize rahmet diliyorum.
Sevgi ve saygılar.